Damat Ferit Paşa Hükümeti'nin istifası üzerine
yerine yeni hükümeti kurmakla Ali Rıza Paşa görevlendirilmişti. Mustafa
Kemal Paşa Ali Rıza Paşa'ya hemen bir telgraf çekerek yeni hükümetin
Erzurum ve Sivas kongrelerinde oluşan millî teşkilat ve amaçlara
saygılı olması halinde Kuva-yı Milliye'nin yardımcı olacağını
bildirmiş, yeni hükümetin Meclisin açılıp denetim görevine başlamasına
kadar milletin mukadderatıyla ilgili herhangi bir taahhüde girmemesini
barış konferansı için millî davayı kavramış, güvenilir delegelerin
seçilmesini istemişti. Böylece Temsil Heyeti'yle Kuva-yı Milliye'nin
etkisiyle kurulmuş yeni hükümet arasında ortak bir görüş oluşturabilmek
amacıyla karşılıklı yazışmalar başlamıştı.
Mustafa Kemal Paşa
Harbiye Nazırı Cemal Paşa'nın yeni hükümetin kendisiyle aynı fikirde
olduğuna, millî iradenini egemenliğini kabul ettiğine dair telgrafı
üzerine 7 Ekim 1919'da Temsil Heyeti adına bir bildiri yayınlamış,
milletle hükümet arasında tam bir anlaşma sağlandığından resmî
haberleşme yasağının kaldırılmasını bildirmişti. Taraflar arasında
süren yazışmaların sonucunda iki tarafın daha yakından görüşmek,
ayrıntılar üzerinde anlaşabilmek için Amasya'da bir araya gelmeleri
kararlaştırılmıştı. Amasya Görüşmeleri 20-22 Ekim 1919 tarihleri
günlerinde Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal Paşa, Rauf ve Bekir Sami
Beylerle İstanbul Hükümeti adına Bahriye Nazırı Salih Paşa arasında
cereyan etti. Görüşmelerin sonunda iki taraf arasında üçü açık ve
imzalı, ikisi gizli ve imzasız beş protokol yapıldı.
Birinci
protokol Salih Paşa'nın isteklerini kapsıyordu. Bunlar, ordunun
siyasetle uğraşmaması, İttihatçılığın tekrar uyanmaması, hükümeti küçük
düşürecek müdahelelerden kaçınılması, teşkilata muhalefet ettikleri
için tutuklananlar varsa bırakılmaları, tehcir suçlularının
cezalandırılmaları, savaşa katılmamızın haklı nedenlere dayandığı
yolundaki düşüncelerin gizli tutulması, seçimlerin serbestçe yapılması,
asayişi bozacak hallere meydan verilmemesi, hükümetin ne lehinde ne de
aleyhinde bir şey yazılmaması gibi isteklerden oluşmuştu.
İkinci protokolde kararlaştırılan başlıca hususlar özetli şöyleydi:
1.
Millî Meclis'in vereceği en son karara uyulması şartıyla en az daha
önce kararlaştırılmış sınırların korunması (vatanın bütünlüğü ve
bölünmezliği ilkesi kabul edildi).
2. Gayrimüslim azınlıklara siyasî egemenliğimizi ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıkların tanınmaması.
3. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin İstanbul Hükümeti'nce tanınması.
4.
Millî Meclis'in İstanbul'da toplanmasının doğru olmadığı, barış
sağlanıncaya kadar geçici olarak Anadolu'da hükümetin uygun göreceği
bir yerde toplanması.
Salih Paşa, Meclisin İstanbul'da
toplanmasının doğru olmadığı fikrine kişisel olarak katıldığını,
hükümet adına söz veremeyeceğini belirtmiş, bu fikri hükümet üyelerine
kabul ettirmek için elinden geleni yapacağını, başarılı olamadığı
takdirde hükümetten çekileceğini söylemişti.
Üçüncü protokolde
Temsil Heyeti'nin seçimlere müdahale etmemesi, ancak İttihatçıların ve
tehcirle ilgili olanların seçilmemelerini telkin etmesi, Hristiyanların
seçimlere katılmalarının sağlanarak temsil gücünün ülkeyi kapsadığının
gösterilmesi kararlaştırılmıştı.
Görüşmelerin tamamlanmasından sonra
İstanbul'a dönen Salih Paşa, Meclis'in İstanbul dışında toplanmasıyla
ilgili görüşünü hükümete kabul ettirememiş, hükümetin bu konudami
görüşünü Harbiye Nazırı Cemal Paşa Mustafa Kemal Paşa'ya bildirmişti.
Salih Paşa da buna Kanun-i Esâsî'nin engel olduğunu ileri sürmüş ve
hükümetteki görevine devam etmişti. Mustafa Kemal Paşa Ali Rıza Paşa
Hükümeti'nden memnun olmamakla beraber Meclisin açılıp görevine
başlamasına kadar hükümeti desteklemeye karar vermişti. Bundan amaç,
Anadolu'ya daha ters bir hükümetin kurulmasına meydan vermemekti.
Sonuç olarak Amasya görüşmeleri millî bir harekete önemli kazançlar
sağladı. İstanbul Hükümeti böyle bir görüşmeye istekli olmak ve
katılmak suretiyle millî hareketin ve onun temsilcisi Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin varlığını ve gücünü kabul etmiş oldu.
İtilaf Devletleri isteklerini sadece İstanbul Hükümeti'nce kabul
ettirmekle amaçlarına ulaşamayacaklarını gördüler. Daümat Ferit Paşa
Hükümeti'nin istifası Kuva-yı Milliye'nin saygınlığını yükseltmiş,
Millî Mücadele'ye katılanların sayısını artırmıştı. Şimdi de yeni
hükümetin bir üyesini amasya'ya, Kuva-yı Milliyecilerin ayağına kadar
göndermesi bu süreci daha da hızlandırmıştı.
yerine yeni hükümeti kurmakla Ali Rıza Paşa görevlendirilmişti. Mustafa
Kemal Paşa Ali Rıza Paşa'ya hemen bir telgraf çekerek yeni hükümetin
Erzurum ve Sivas kongrelerinde oluşan millî teşkilat ve amaçlara
saygılı olması halinde Kuva-yı Milliye'nin yardımcı olacağını
bildirmiş, yeni hükümetin Meclisin açılıp denetim görevine başlamasına
kadar milletin mukadderatıyla ilgili herhangi bir taahhüde girmemesini
barış konferansı için millî davayı kavramış, güvenilir delegelerin
seçilmesini istemişti. Böylece Temsil Heyeti'yle Kuva-yı Milliye'nin
etkisiyle kurulmuş yeni hükümet arasında ortak bir görüş oluşturabilmek
amacıyla karşılıklı yazışmalar başlamıştı.
Mustafa Kemal Paşa
Harbiye Nazırı Cemal Paşa'nın yeni hükümetin kendisiyle aynı fikirde
olduğuna, millî iradenini egemenliğini kabul ettiğine dair telgrafı
üzerine 7 Ekim 1919'da Temsil Heyeti adına bir bildiri yayınlamış,
milletle hükümet arasında tam bir anlaşma sağlandığından resmî
haberleşme yasağının kaldırılmasını bildirmişti. Taraflar arasında
süren yazışmaların sonucunda iki tarafın daha yakından görüşmek,
ayrıntılar üzerinde anlaşabilmek için Amasya'da bir araya gelmeleri
kararlaştırılmıştı. Amasya Görüşmeleri 20-22 Ekim 1919 tarihleri
günlerinde Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal Paşa, Rauf ve Bekir Sami
Beylerle İstanbul Hükümeti adına Bahriye Nazırı Salih Paşa arasında
cereyan etti. Görüşmelerin sonunda iki taraf arasında üçü açık ve
imzalı, ikisi gizli ve imzasız beş protokol yapıldı.
Birinci
protokol Salih Paşa'nın isteklerini kapsıyordu. Bunlar, ordunun
siyasetle uğraşmaması, İttihatçılığın tekrar uyanmaması, hükümeti küçük
düşürecek müdahelelerden kaçınılması, teşkilata muhalefet ettikleri
için tutuklananlar varsa bırakılmaları, tehcir suçlularının
cezalandırılmaları, savaşa katılmamızın haklı nedenlere dayandığı
yolundaki düşüncelerin gizli tutulması, seçimlerin serbestçe yapılması,
asayişi bozacak hallere meydan verilmemesi, hükümetin ne lehinde ne de
aleyhinde bir şey yazılmaması gibi isteklerden oluşmuştu.
İkinci protokolde kararlaştırılan başlıca hususlar özetli şöyleydi:
1.
Millî Meclis'in vereceği en son karara uyulması şartıyla en az daha
önce kararlaştırılmış sınırların korunması (vatanın bütünlüğü ve
bölünmezliği ilkesi kabul edildi).
2. Gayrimüslim azınlıklara siyasî egemenliğimizi ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıkların tanınmaması.
3. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin İstanbul Hükümeti'nce tanınması.
4.
Millî Meclis'in İstanbul'da toplanmasının doğru olmadığı, barış
sağlanıncaya kadar geçici olarak Anadolu'da hükümetin uygun göreceği
bir yerde toplanması.
Salih Paşa, Meclisin İstanbul'da
toplanmasının doğru olmadığı fikrine kişisel olarak katıldığını,
hükümet adına söz veremeyeceğini belirtmiş, bu fikri hükümet üyelerine
kabul ettirmek için elinden geleni yapacağını, başarılı olamadığı
takdirde hükümetten çekileceğini söylemişti.
Üçüncü protokolde
Temsil Heyeti'nin seçimlere müdahale etmemesi, ancak İttihatçıların ve
tehcirle ilgili olanların seçilmemelerini telkin etmesi, Hristiyanların
seçimlere katılmalarının sağlanarak temsil gücünün ülkeyi kapsadığının
gösterilmesi kararlaştırılmıştı.
Görüşmelerin tamamlanmasından sonra
İstanbul'a dönen Salih Paşa, Meclis'in İstanbul dışında toplanmasıyla
ilgili görüşünü hükümete kabul ettirememiş, hükümetin bu konudami
görüşünü Harbiye Nazırı Cemal Paşa Mustafa Kemal Paşa'ya bildirmişti.
Salih Paşa da buna Kanun-i Esâsî'nin engel olduğunu ileri sürmüş ve
hükümetteki görevine devam etmişti. Mustafa Kemal Paşa Ali Rıza Paşa
Hükümeti'nden memnun olmamakla beraber Meclisin açılıp görevine
başlamasına kadar hükümeti desteklemeye karar vermişti. Bundan amaç,
Anadolu'ya daha ters bir hükümetin kurulmasına meydan vermemekti.
Sonuç olarak Amasya görüşmeleri millî bir harekete önemli kazançlar
sağladı. İstanbul Hükümeti böyle bir görüşmeye istekli olmak ve
katılmak suretiyle millî hareketin ve onun temsilcisi Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin varlığını ve gücünü kabul etmiş oldu.
İtilaf Devletleri isteklerini sadece İstanbul Hükümeti'nce kabul
ettirmekle amaçlarına ulaşamayacaklarını gördüler. Daümat Ferit Paşa
Hükümeti'nin istifası Kuva-yı Milliye'nin saygınlığını yükseltmiş,
Millî Mücadele'ye katılanların sayısını artırmıştı. Şimdi de yeni
hükümetin bir üyesini amasya'ya, Kuva-yı Milliyecilerin ayağına kadar
göndermesi bu süreci daha da hızlandırmıştı.