Kuva-yı Milliye dar anlamıyla Millî Mücadele'de
düzenli ordu kuruluncaya kadar düşman karşısında mücadele eden silahlı
kuvvetler ifade eder. Bilindiği gibi Türk Ordusu Birinci Dünya
Savaşı'nda ağır kayıplara uğramış, geriye kalan kısmının da ateşkesle
terhis edilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak tamamen ordusuz kalmanın
doğurabileceği tehlikeleri sezen bazı komutanlar ateşkesin bu hükmüne
ellerinden geldiğince direnmişler, komuta ettikleri birliklerin bir
kısmını ellerinde tutmuşlardı.
Fakat elde kalan bu kuvvetlerle
düşmana karşı koyabilme mümkün değildi. Ayrıca ateşkesin şartları da
bunu engelliyordu. Bu nedenle Türk milleti Anadolu'nun işgali sırasında
hemen her yerde harekete geçerek silahlı gruplar oluşturdu. Bu
grupların oluşumunda ve yönetiminde el altından pek çok Türk subayı da
görev aldı. İşte Türk milletinin millî mücadele döneminde kendiliğinden
silahlanma suretiyle kurduğu bu kuvvetlere Kuva-yı Millîye denilmiştir.
Asker olsun sivil olsun düzenli ordu kuruluncaya kadar düşman
karşısında mücadele eden kuvvetler bu adla anılmıştır. Ordudan firar
etmiş gibi gösterilen bazı subaylar ve erler de bu kuvvetlere katıldı.
Ayrıca geçmişteki durumlarına bakılmaksızın herkese çağrı yapıldığında
eşkiya ve asker kaçaklarından da Kuva-yı Milliye'ye katılanlar olmuştu.
Bu sebeple Kuva-yı Milliye tam bir askerî disipline sahip bir kuvvet
değildi. Bununla beraber düşmana en azından istediği yerleri rahatça
işgal edemeyeceğini göstermek suretiyle caydırıcı bir rol oynadı.
İmkânsızlıklarına ve aleyhindeki propagandalara rağmen düzenli ordunun
kuruluşuna kadar düşman karşısında başarıyla mücadele etti. Özellikle
ayaklanmaların bastırılmasında büyük hizmetleri geçti.
Kuva-yı Milliye bu dar anlamı yanında geniş anlamıyla Millî Mücadele'nin bütününü ifade etmektedir.
düzenli ordu kuruluncaya kadar düşman karşısında mücadele eden silahlı
kuvvetler ifade eder. Bilindiği gibi Türk Ordusu Birinci Dünya
Savaşı'nda ağır kayıplara uğramış, geriye kalan kısmının da ateşkesle
terhis edilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak tamamen ordusuz kalmanın
doğurabileceği tehlikeleri sezen bazı komutanlar ateşkesin bu hükmüne
ellerinden geldiğince direnmişler, komuta ettikleri birliklerin bir
kısmını ellerinde tutmuşlardı.
Fakat elde kalan bu kuvvetlerle
düşmana karşı koyabilme mümkün değildi. Ayrıca ateşkesin şartları da
bunu engelliyordu. Bu nedenle Türk milleti Anadolu'nun işgali sırasında
hemen her yerde harekete geçerek silahlı gruplar oluşturdu. Bu
grupların oluşumunda ve yönetiminde el altından pek çok Türk subayı da
görev aldı. İşte Türk milletinin millî mücadele döneminde kendiliğinden
silahlanma suretiyle kurduğu bu kuvvetlere Kuva-yı Millîye denilmiştir.
Asker olsun sivil olsun düzenli ordu kuruluncaya kadar düşman
karşısında mücadele eden kuvvetler bu adla anılmıştır. Ordudan firar
etmiş gibi gösterilen bazı subaylar ve erler de bu kuvvetlere katıldı.
Ayrıca geçmişteki durumlarına bakılmaksızın herkese çağrı yapıldığında
eşkiya ve asker kaçaklarından da Kuva-yı Milliye'ye katılanlar olmuştu.
Bu sebeple Kuva-yı Milliye tam bir askerî disipline sahip bir kuvvet
değildi. Bununla beraber düşmana en azından istediği yerleri rahatça
işgal edemeyeceğini göstermek suretiyle caydırıcı bir rol oynadı.
İmkânsızlıklarına ve aleyhindeki propagandalara rağmen düzenli ordunun
kuruluşuna kadar düşman karşısında başarıyla mücadele etti. Özellikle
ayaklanmaların bastırılmasında büyük hizmetleri geçti.
Kuva-yı Milliye bu dar anlamı yanında geniş anlamıyla Millî Mücadele'nin bütününü ifade etmektedir.